Trendyol 1. Lig 13. Hafta karşılaşması GİRESUNSPOR- Kocaelispor

[kerasus]

Şu istatistikleri dikkatle inceledim. Hadi bazen gününde olmazsın ve rakip çok daha iyi oynar vs anlayabilirim. Ama topla oynama oranları gayet normal, ev sahibi lehine 56-44 bizim adımıza (üstelik genç kadroyla) çok ideal. Ama gel gelelim diğer istatistikler bu rakamlarla hiç doğru orantılı değil. Birbirine yakın oranlarda topa sahip olupta 26-3 gibi bir kaleye şut sayıları çok absürt. Peki ya 0/1 orta sayısını neyle açıklayabiliriz? Tamam onu da anlayışla karşılayayım diyorum, demekki savunma ağırlıklı oynadık diye olumlu bakayım olaya. E peki rakibin, ceza sahamıza yaptığı ortaların yarısı isabetli olması saçmalık değil mi? Kısaca biz ne yapmışız bişey anlamadım. Savunmada yokuz, orta sahada yokuz, ileriye hiç uğramamışız zaten. Hadi %70-30 topla oynama oranı olsa, demek bu maç kendimizde değildik rakip ezmiş diycem. Ama değil. Anlaşılan biz aldığımız topları amaçsızca yanındakine ve geriye paslaşıp durmuşuz. Burada da eğer Mehmet hocayı tanımasam, hiçbir vasfı olmayan hiçbir taktiği olmayan hoca hemen şutlansın derdim. Keza Oyuncuların bu sene diğer maçlarda neler yaptıklarını bilmesek, potansiyelleri buymuş deriz. Oysa ne hocanın ne oyuncuların kapasitesi bundan ibaret değil. maaşlarını alamıyorlar takımı sabote ediyorlar desek, oda değilmiş başkan açıkladı geçende. Öyleyse asla tahmin edemeyeceğimiz, daha doğrusu normal şartlarda açıklanamayacak başka bişeyler dönüyor takım içinde. Keza ligin başlarında mücadeleci ve her geçen hafta iyiye giden takım oyunu birden bire dibe vurdu ve hocayı yolladık. Mehmet hoca geldi, 2 gün içerisinde sanki sihirli bir el değmiş gibi takım evrim geçirmiş resmen. Ama 2 maçta 4 puan aldıktan sonra aynı sihirli el tekrar değdi ve tekrar dibe vurduk. Erzurumu yenen takımın Tuzla karşısında bukadar ezilmesi zaten normal şartlarda açıklanamaz. Normal şekilde açıklayamayınca da insanın aklına haliyle komplo teorileri geliyor. 

Geçen hafta başkanın toplantısında katılmadığım sadece 2 şey vardı zaten. Birincisi taraftara sitem etmesi. İkincisi de oyunculara laf söyletmemesi. Ben cebimden min. ortalama 300-500 tl para ve yaklaşık 4-5 saat vakit harcayıp maça gelicem. Buna karşılık maçta sahada oynamak karşılığında milyonlar kazanan adam boş kaleye atmadığı(atamadığı değil, atmadığı) maç sonrası keyfi yerinde tiktoktan hatun düşürmekle meşgul. Sonra başkan çıkıp taraftar vefasız, oyunculara laf yok falan filan. Tamam bunlara el mahkum diye düşünüyorsun anlıyorum ama her şekilde arkalarında durup sırtlarını sıvazlamak çözüm değil. Süper lige çıktığımız sene Karaahmet Eren konusunda yaptı aynısını. Takımda elinden geleni yapmayan koşmayan nerdeyse tek oyuncu Erendi. nezaman taraftar eleştirse başkan çıkar Erene laf yok onu rica minnet getirdik falan. E sonuç? Sen sahip çıkıyorsun diye Eren daha mı çok koşmaya başladı? hayır. Bu sene de aynı durum var. Mücadele etmeyen, takıma aidiyet hissetmeyen, dahası sabote eden adamı savunmak çözüm değil. Hele bu kadroyla oynamayan topçuyu idare etme lüksümüz hiç yok. Zaten zar zor pozisyona gireceksin, onda da beyfendi keyfine göre harcayacak pozisyonu. Veyahut savunma için aynı şey, okadar uğraş pozisyon vermeyim diye ama biri çıkıp kendi kalesine atsın. 

Gelgelelim taraftarın tepkisine. Geçen sene Lokman Başkan takımı kayyumdan almanın planlarını yaparken, "gerekirse ben aday olurum yeterki takım kayyuma kalmasın" diye mücadele veren tayfa bugün takım kayyuma kalsın diye mücadele veriyor. Üstelik şöyle bir de fark var. Geçen sene takımın tek kurtuluşu Lokman başkandı. Neden bilmiyorum, yönetimin ibra olmaması adına mı kayyumdan almak istemişti galiba. Yasal kısmını bilmediğim için emin değilim. Yani o dönem takımın kurtuluş reçetesi kayyum iken, kayyuma kalmasın diye uğraşanlar bugün kayyuma kalsın diye uğraşıyorlar. Ki bugün kayyuma kalması demek tamamen sahipsiz kalması anlamı taşıyor. Hele Recep, tamam oldu olası hep taraflıydı karaahmet konusunda. Ama bu dönem nolduysa birden ölümüne saldırıya geçti. Ayrıca, başkana karşı "takımın durumunu bilerek aday oldun bahane üretme" şeklinde eleştirisi ise kendi fikir yapısıyla taban tabana zıt. Bunu ben söylerim sen söylersin, her Giresunspor taraftarı söyleyebilir ama bir tek Recep Ulu söyleme hakkı yoktur. Çünkü genel düşünce yapısına çok zıt bir görüş. Birde karaahmet ve hırsızlık konusunda, varsa bişey mahkemede ortaya çıkar. mahkeme söylemedikçe hırsız demek yanlış vs demesi basit bir kelime oyunu. Çok kullandığım bir cümle vardır... Hayatın doğal akışına aykırı bi kere. Süper ligde yer alıp süper lig gelirlerine sahip olup 2. lig ayarında takım kur ve borç giderek katlansın.